FELSEFE

KENDİ KENDİNİ YAZDIRAN HİKAYE

29 May , 2014  

Masanın üzerine elini, elinin üzerine de başını yaslamış, diğer elinde ise kalem olduğu üzere bomboş sayfaya öylece bakıyordu. Uzaktan görenler uyuyor olduğunu sanabilirdi. Öylece hareketsizdi yani. Halbuki yaptığı şey önündeki beyaz sayfaya yandan ve boş bakışlarla bakmaktan başka birşey değildi. Neden sonra elindeki kara kalem oynamaya, beyaz sayfa peyderpey kararmaya başlamıştı. Sayfa kararmasına kararıyordu lakin kendi içinde birşeyler de aydınlanıyordu bir yandan.. Zira deminki donuk duruş gitmiş yerini rengarenk hislere ve bu hislerin tezahürleri olan davranışlara, jest ve mimiklere terketmişti. İçinde duyduğu his, yazacak birşeyler bulmanın verdiği heyecan ve tatlı telaş idi belki.

Şimdi muttasıl birşeyler yazıyor, yazdıkça yazacak yeni şeyler kendiliğinden peyda oluyordu. Derken sanki kendisini birinin gözetlediği zannına kapıldı. Odada yalnızdı ve herhangi birinin onu görmesine imkân ve ihtimal yoktu. En azından o öyle zannediyordu. Lakin yine de izlendiği duygusundan kendini alıkoyamadı.

“Evet evet, biri beni gözetliyor sanki” diye söylendi. Defalarca etrafına bakındı. Lakin kimsecikleri göremedi. Yavaş yavaş ürpermeye tedirgin bir hal almaya başlamıştı ki; gözü önündeki sayfaya takıldı.

Ne yazıyordu böyle? Önündeki kara lekeler beyaz sayfaya neler anlatmıştı acaba? Anlaşılan bir hikayeydi bu yazılanlar. Evet ama neyin hikayesi? İlk defa mı yazılıyordu yoksa milyonlarcasından biri miydi sadece? Yazan kimdi, kimi anlatıyordu acaba?
İşte bütün bu soruları saatlerce düşündü. Düşünmekle kalmadı bu düşünce safhalarını da beyaz deftere yazdı bir yandan. Bu arada izlendiği hissi daha şiddetle kendisini sarıyordu. Üstelik artık izlenmekle kalmayıp bir de bütün yaptıklarının bir yerlere not alındığı gibi garip bir düşünceye de kapılmıştı. Düşünmekle kalmadı bunları da yazdı. Düşünen, düşündüren, yazan ve yazılan kimdi acaba?
“Kaç kişi var bu hikayede ve acaba daha kaç kişiye, kaç hakikate gebe?” diye sordu kendi kendine. Ve bu soruyu da geçirdi deftere.
Neden sonra soruların içinden çıkamayacağını anladı. Aklına bütün yazdıklarını baştan sona okumak geldi sonra. Nitekim hemen okumaya başladı. Okudukça şaşırıyor, şaşırdıkça daha bir hayretle okuyordu. Nihayetinde gülümsedi.. Gerçi daha hikaye bitmemişti ve biteceğine de inanmıyordu lakin “Bu hikayeye bir de başlık gerekiyor” diye söylendi. Anlaşılan artık nokta koymak üzereydi. Az sonra, çok düşünmesine gerek kalmadan buldu başlığı ve sayfanın en üstüne yazıverdi: Kendi kendini yazdıran hikaye…

, , ,


Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir