FELSEFE

HİÇKİMSELER DİYARI

29 May , 2014  

Hiçkimsenin olmadığı o yere ne ilk gidişimdi bu ne de son olacaktı. İlk geldiğim günü hatırlıyorum da, ne çaresiz ve ne bedbaht hissediyordum. Bunalmış, sıkılmış ve kendimi Hiçkimseler Diyarı’na atıvermiştim. Kesret ne ağır ve kalabalıklar ne ürkünç geliyordu o zaman.

Halbuki Hiçkimseler Diyarı böyle midir? Orada ne kin ve nefret, ne kınama vardır, ne de kem söz işitilir. Orada tek var olan oraya götürdüklerindir. Tıpkı ıssız bir adaya düşünce, tek elinde olanın yanına götürdüklerin olduğu gibi. Ama hiçbir şeyde olduğu gibi buraya düşmende de rastlantı yoktur, bilakis kendi isteğinle, ihtiyaca binaen gelirsin.

Hiçkimseler Diyarı bir yer değildir hakikatte. Ben tıpkı kaplumbağaların yuvalarını sırtlarında taşıdığı gibi, Hiçkimseler Diyarını hep yanımda taşırım. Ne zaman ihtiyacım olsa hemen oraya sığınırım. Hiçkimseler Diyarı’nda olmak kendini hiçkimselerin olmadığı bir yerde hissetmekle olabilir ancak. Maddeden sıyrılıp, kesretten uzaklaşıp gelinebilen bir yerdir Hiçkimseler Diyarı. Orada ne bir dost ne de bir sırdaş vardır zahiren. Diğer adı yalnızlıktır belki de. İstemli yalnızlık ya da belki de zoraki. Kim bilebilir?
Hiçkimseler Diyarı’na düşmeyegörsün bir insan, onun cazibesine kapılmayagörsün. Bir bataklık gibi çeker içine. Hem insanı kendi içine çeker, hem de insan kendi içine çekilir. Kendi içine çekildikçe kendini tanır. Kendini tanıdıkça, kendini bilir. “Kendini bil” diyen filozoflar da hiçkimseler diyarından geçip gitmişlerdir. Orada onların ayak izlerini görmek mümkündür. Nitekim bu bataklıktan birçoğu gül olarak yükselivermişlerdir.

Hiçkimseler Diyarı’nda aşk da vardır. Kim demiş aşk iki kişiliktir diye. Hiçkimseler Diyarı’nda aşk tek kişiliktir. Ne terk vardır orada, ne de hor görülme. Ne acı yaşatır aşk orada ne de aşkın bir sonu vardır. Hiçkimseler Diyarı’nda yalnızca ulvi haz ve gözyaşı ve de merhamet vardır.

Hiçkimseler Diyarı’na sığınanlar bencil değildir esasında. Sadece yaralanmışlardır. Biraz gururlu olduklarından da yaralarını göstermezler tabiblere. Aslında yaralarına kimsenin merhem olamayacağını düşünürler.

Ah! Biliyorum duvarlardan sırdaş olmaz ve kaldırımlardan yoldaş. Olmaz uzaklar yakın ve uzak olmak olmaz dostlardan. Ama beni bu hale sokan yine dostların vefasızlığı ve aşkın büyüsü değil mi? Fuzuli boşuna dememiş “Ger derse ki Fuzuli güzellerde vefa var/ Aldanma ki şair sözü elbette yalandır”.

Ey Fuzuli evet haklısın güzellerde vefa yok lakin şunu da biliyorum ki sen de bir şairsin.

, , ,


Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir