Hiçkimsenin olmadığı o yere ne ilk gidişimdi bu ne de son olacaktı. İlk geldiğim günü hatırlıyorum da, ne çaresiz ve ne bedbaht hissediyordum. Bunalmış, sıkılmış ve kendimi Hiçkimseler Diyarı’na atıvermiştim. Kesret ne ağır ve kalabalıklar ne ürkünç geliyordu o zaman.
Halbuki Hiçkimseler Diyarı böyle midir? Orada ne kin ve nefret, ne kınama vardır, ne de kem söz işitilir. Orada tek var olan oraya götürdüklerindir. Tıpkı ıssız bir adaya düşünce, tek elinde olanın yanına götürdüklerin olduğu gibi. Ama hiçbir şeyde olduğu gibi buraya düşmende de rastlantı yoktur, bilakis kendi isteğinle, ihtiyaca binaen gelirsin. More…